Son zamanlarda hiç gündemden düşmediği için Greta Thunberg’i size tanıtmam gerektiğini zannetmiyorum. ‘Climate Strike’ hareketinin 57. haftasında 170 ülkenin yürüyüşlere katılımı ve Greta’nın BM’deki konuşması ile iklim değişikliği dünya çapında ilgi toplasa bile bu konuyu yansıtan, Greta’nın tarafında olup kâr güden ve geleceği gözetmeyen politikacılara karşı çıkan medya ajansları hâlâ aynı amaç için savaşan farklı genç kızların seslerini duyurmayı başaramıyor veya yalnızca onları ve kültürlerini yansıtmamayı tercih ediyorlar. Bu sebeple bu yazımda iklim değişikliği ve çevre kirliliği üzerine konuşan ama sesleri Greta kadar gündeme gelemeyen üç genç aktivistten bahsedeceğim.
Bunlardan ilki 2017’den beri özellikle temiz suya olan ihtiyaç hakkında konuşan 15 yaşındaki Autumn Peltier. Autumn Ontario’da bulunan Manitoulin Adası’nda büyüyor ve Kanada’nın yerlileri Anishinnaabelerinn soyundan geliyor. Kanada’da herkesin temiz suya kolay erişimi olmadığını gittiği bir seromonide katılımcaları suyu içmekle ilgili uyaran bir yazıyla fark ediyor. Kendisi de bir aktivist olan büyük teyzesi Joseph Mandamin’den de ilham alarak suyu korumak adına hem ana dili hem de ingilizce konuşmalar vermeye başlıyor. 2016’da Trudeau ile tanışıyor ve temiz suya erişimi olamayan yerli halklardan bahsediyor. Autumn’un temiz su için savaşını suyun kutsallığından bahseden yerli inancı da destekliyor. Autumn’un inancının bir parçası da suyun yanı başında dua etmek ve onun kutsallığını daima yaşatmak.
“Suyun kutsal olduğunu inanıyoruz çünkü sudan doğup dokuz ay suda yaşıyoruz.(...) Annemizin ve onun annesinin suyundan geliyoruz. İlk var olan su bizim içimizde ve etrafımızda akıyor.”
Bir başka genç aktivist ise Marie Copeny. 2014’te Michigan’daki memurlar Flint şehrinin su kaynağını, daha az para harcamak sebebiyle, Huron Nehri’nden Detroit Nehri’ne çeviriyorlar. Yalnız bu ani değişim sırasında Detroit Nehri gereken gözetim altından geçmiyor. 1 yıl içinde suyun içerisinde bulunan bakterinin açığa çıkardığı Legionnaires hastalığı yüzünden 12 kişi hayatını kaybediyor, çoğu çocuk uzun vadeli gelişim risklerine maruz kalıyor. Marie, bu sırada Obama’ya gönderdiği bir mektupla sahne önüne çıkıyor. Obama, Marie’nin mektubu üzerine Flint’e bir ziyarette bulunuyor ve su sistemlerini düzenlemek için 100 milyon dolar ayırıyor. Marie hâlâ şehrinde temiz su erişimi ve çocukların eğitimi hakkında sosyal sorumluluk projeleri yönetmekle beraber 2044’te başkanlık seçimlerine katılmak istiyor.
“İnandığın şey uğruna konuşmak çok önemli çünkü eğer inandığın şey uğruna konuşmazsan hiç kimsenin senin adına konuşmasını da bekleyemezsin.”
Xiye Bastida ise henüz 17 yaşında. Annesi ve babası Ekvator’da iklim değişikliği üzerine bir konferansta tanışıyorlar ve Xiye Meksika’da dünyaya geliyor. Xiye, aynı zamanda toprağın kutsallığı üzerinde duran Otomi kabilesine mensup. Ailesiyle New York’a taşındıklarında ilk olarak okulunda bir çevre kulübü başlatıyor ve başka, daha sonrasında Greta’dan etkilenerek bu ayki iki küresel yürüyüşün planlamasında görev alıyor, öğrencilerin yürüyüşlere katılımları sırasında yok yazılmamaları için belediyeyle annlaşıyor ve o da BM’de konuşma yapıyor. Xiye, iklimi koruma hareketlerinin 60 yıl önce başladığı söylense de yerli halk ve kabilelerin onlarca yıldır doğayı koruduğunu çünkü bunun kültürlerinin bir parçası olduğunun belirtiyor. Amerika’daki yerli halkın sürdürebilir yaşamı günlük değerlerinden biri yaptıklarını ve bunu nasıl başardıklarını paylaşmalarının önemli olduğunun söylüyor. Bu harekette marjinalize olan toplulukların da sesinin duyulmasının bir gerekçe olduğunu tekrar bildiriyor.
“İklim hareketi çevresel adalet üzerine çalışan ve beyaz ırkın başlatmadığı organizasyonlar ile daha çok beyazların hakim olduğu Sierra Club, Greenpeace ve 350.org gibi organizasyonlar tarafından bölünmüş durumda.”
Bu kızlar hem kültürleri hem ırkları hem de etnik kökenlerini iklim uğruna başlattıkları dayanışmalarda yansıtıyorlar. Farklı bakış açıları göstermekle beraber genelde sesleri duyurulmayan toplulukları yansıtan bireyler haline geliyorlar ve tek taraflı olan medya onlara ve seslenişlerine vermesi gereken değeri veremiyor, vermiyor.
Commentaires